Hayatta hepimizin duymaktan gına getirdiği bazı cümleler
vardır. “Bir kitap okudum, hayatım değişti” de kesinlikle onlardan biri.
Özellikle kişisel gelişim kitaplarının arkasında, yaşam koçlarının web
sitelerinde yüksek dozda maruz kalırız buna. Referanslar kısmında bunu söyleyen
okurlarından bahsetmeyenin yaşam koçluğu sertifikası geçerli değil, o derece. Fakat
aynı kitabı siz okuyunca hayatınızda hiçbir şey değişmiyor değil mi? Siz de
pozitif düşünüyorsunuz, siz de mutlu mutlu ortalıklarda geziyorsunuz, siz de
herkesi sevmelere falan kalkışıyorsunuz ama tık yok. Acaba bu pozitif düşünme
olayları falan sadece şanslı azınlığın işine yarayan şeyler olabilir mi?
Hayır, tabi ki olamaz. Sadece çok basit bir noktayı gözden
kaçırıyoruz, hepsi bu.
Hayatınızı değiştirebilecek tek kişi, tek etken, tek unsur
var, o da SİZSİNİZ. Bunu hiç öyle kitaplardan, filmlerden, sihirli lambalardan,
bacalara sıkışan şişko noel babalardan falan beklemeyin. Olay dönüp dolaşıp
sizde düğümleniyor çünkü.
Öncelikle şurada bir anlaşalım: hiç kimsenin hayatı öyle bir
tane kitap okudu diye değişmez. Yani mesele sadece okumak değil yeğen;
okuduğunu anlamak, uygulamaya koymak ve giderek içselleştirmek. Tabi bunun için
öncelikle içinize sinen yöntem/kitap/yazar/öğreti vs’yi bulmak gerekiyor
aslında. Erken kalkanın yaşam koçu olduğunu günümüzde, önemli olan insanın
kendisine hitap eden, “Evet yaa ben bu işi yaparım hacı” dedirtebilen bir
anlatım veya anlatıcı bulmak.
Kişisel gelişim olayına yeni yeni girdiğim sıralarda benim
de düştüğüm tuzaklardan biri, kitaplara Alaaddin’in lambası muamelesi yapmaktı.
Zannediyordum ki bunları okuyup “Aaaa evet ya, bana da aynen böyle olduydu,
adam haklı galiba kııız” falan diye kafa sallamak yeterliydi. Zannediyordum ki,
sırf bunları bilmekle hayatım ertesi sabah 180 derece dönecekti. Ben buna o
kadar ciddi ciddi inandım ki kitabı bitirdiğimin ertesi günü bir anda bana
piyangodan büyük ikramiye çıkmadı, ve dahi o sabah işe giderken lappadanak hayatımın
aşkıyla çarpışmadım diye epeyce bozulduğumu hatırlıyorum. Kitaplardaki yöntemleri,
verilen egzersizleri ilk okuyuşta hiç sallamadım mesela. Sonra dedim dur ben
şunlara bir şans daha vereyim, oturdum aynı kitapları bir daha okudum ve bu
sefer uygulamaya da başladım. Sahip olduklarıma şükrettim, insanlara daha güler
yüzlü davrandım, içimdeki çocukla muhabbet ettim, bardağın hep dolu tarafına
baktım vs vs.. bunları koskoca üç gün boyunca devam ettirdim, ve dördüncü günün
sabahı boğaz manzaralı malikanemde uyanmadığım için yine bozum olarak ipin
ucunu tekrar bıraktım. Bu gelgitler artarak
devam edince durup bir düşünmeye başladım: Acaba nerede yanlış yapıyor
olabilirdim?
Yaptıklarımda içerik olarak yanlış olan hiçbir şey yoktu. Sorun
sadece disiplinli hareket etmemem ve sabırsızlığımdı. İnsanın bir konuda
değişmeye karar verdiği zaman, bununla ilgili düzenli çalışması gerektiğini yakın
zamanda öğrendim. Çünkü hayatımızda yapmak istediğimiz değişiklikler, genelde çocuk
yaşlardan beri taşıdığımız ve içimizde çok köklenmiş olan inanç sistemlerini
değiştirmek anlamına geliyor. Bu durumda da 20-30 yıllık bir inançtan
bahsettiğimizden, 3 günde hop diye değişmemesi çok normal aslında. Esas olan işi
düşünce safhasından çıkarıp eyleme dökmek, ve kendi üzerinde gerçekten düzenli
bir şekilde çalışmaya başlamak. Bunu belli bir süre devam ettirdikten sonra
zaten kendiliğinden alışkanlığa dönmeye başlıyor.
Meselenin bir diğer püf noktası da sabırlı olmakmış
meğerse. Dediğim gibi, çok eski ve çok kökleşmiş inanç sistemlerini altüst
etmekten bahsediyoruz. Gece Külkedisi olarak yattığımız yataklardan ertesi
sabah Cindirella olarak kalkmamamız çok normal, ama dedim ya mucize bekliyoruz
biz. Bir tane kitap okuyayım, bir tane hap yutayım, bir tane beyaz tavşan takip
edeyim ve hoooop diye hayatım değişsin istiyoruz. Bu tür kitaplar bunu sağlamayınca
da hayal kırıklığına uğruyoruz. Oysa o kitaplar, filmler, koçlar bize sihirli
formüller üretmek için burada değiller; bize yol göstermek için buradalar, ama
arkamıza geçip “Hadi bakalım hophophop değiş tonton” diye bizi yola itmek için
değil. Yola çıkma ve o yolda ilerleme kısmı tamamen bize bağlı. Ve emin olun,
ilk adımı attıktan sonrası çok çok daha kolaylaşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder