Pages - Menu

7 Ocak 2016 Perşembe

Yaklaşın, Başarının Sırrını Veriyorum!

Hayır, ben her girdiği şirkette CEO’luğa kadar yükselip zirvede bırakmış, süper başarılı bir iş kadını değilim. (En azından şimdilik değilim. Dünyaya Fortune 500 listesinden sesleneceğim günler de gelecek, o ayrı mevzu.) 100 ünlü zengin yöneticiye sorup, tek popüler cevap falan da almadım. Burada paylaşacaklarım, sadece ve sadece kendi kişisel gözlemlerimden ibaret.


Şu anda sokağa çıksanız ve önünüze gelen herhangi birine ‘Başarının sırrı nedir sizce?’ diye sorsanız, en sık duyacağınız cevaplardan biri muhtemelen ‘Çok çalışmak’ olacaktır. Ne de olsa ‘Hayat zordur’ kodunun tavan yaptığı bir toplumda yaşıyoruz (ki bu da bambaşka bir yazının konusu). Bu cevabı, az farkla ‘Disiplinli olmak’ takip edecektir sanırsam. Arkasından odaklanmak, kendini adamak, gelişmek/eğitim almak, sosyal hayata önem vermek, spor yapmak falan gibi sayısız cevap gelebilir. Bunların hiçbiri yanlış değil elbette, hepsi bir şekilde insanı başarıya götürebilecek yöntemler. Ama aslında her zaman, kesin olarak işe yarayacağından yüzde yüz emin olabileceğimiz tek bir yöntem var: keyif almak.

Hep söylüyorum ya, enerjimizin yüksek olması hayatımızı her alanda her zaman çok kolaylaştıran bir etken. Güne başlarken enerjimiz ne kadar yüksek olursa o kadar önde başlıyoruz, ve de gün içinde olan olaylardan etkilenme oranımız o kadar az oluyor. Şunu da kabul etmemiz gerekir ki, bu yazıyı okuyanlardan bir çoğu sabahları yataktan işe/okula gitmek için kalkıyor ve kalkış anı çoğu zaman “alarmı ertelemek-ikinci alarmı da ertelemek-üçüncü alarmın sülalesini sevgiyle anmak” şeklinde oluyor. Çünkü biliyoruz ki, o yataktan kalkınca çok da bayılmadığımız, sırf para için katlandığımız, vaktimizin çoğunu bir sonraki tatile gün saymakla geçirdiğimiz işlerimize gitmek zorunda kalacağız.

Tamam kabul, pozitif enerji anlatacağım diye yola çıkan bir yazı için çok karamsar bir tablo. Ama bir yandan da çok tanıdık değil mi? Gelin bu tabloyu tersine çevirelim.

Hayatta en çok yapmak istediğiniz şeyi bir düşünün; en sevdiğiniz, sizi en çok mutlu eden, düşündükçe sizi deli gibi heyecanlandıran o hayalinizdeki işi… Belki kurumsal hayatı bırakıp, o koca koca maaşları elinizin tersiyle itip küçük bir cafe açmayı hayal ediyorsunuz. Belki dilediğinizce resim yapmak istiyorsunuz, belki dünyayı dolaşıp muhteşem fotoğraflar çekmek, belki çalıştığınız alanda kendi işinizi kurmak… bir an için bunu elde ettiğinizi hayal edin. Düşünün ki her sabah  kalkıp o sevdiğiniz, istediğiniz işi yapmaya gidiyorsunuz. Sizce o zaman o yataktan nasıl çıkardınız? Alarma küfrederek mi, yoksa ‘Güzel bir gün daha beni bekliyor’ diye düşünerek mi?

Sevdiğimiz işi yaparken, o işe ne verebileceğimize ve ne katabileceğimize odaklanmamız çok daha kolaylaşıyor. Sevmediğimiz bir işi sırf para için yaptığımızda gün içinde saatleri, hafta boyunca da günleri sayarız; sürekli “bitse de gitsek” kafasında yaşadığımız için tabi ki verimli olmamız çok zorlaşır. Oysa severek yaptığımız bir şeyi düşünelim; o sırada saatler geçmesin isteriz, keyfimiz tavan olur. Daha da önemlisi, ben bu işi nasıl daha güzel yapabilirim, ben bu işe ne katabilirim diye düşündüğümüz için ortaya çıkan sonuçtan da genelde memnun kalırız. İşte bu yüzden, başarılı olabilmenin en kolay ve en keyifli yolu yaptığın şeyi sevmekten geçiyor.

Tabi ki hemen şu anda işimizi gücümüzü bırakıp, istifayı basıp hayalimizdeki işe zıplamayı falan önermiyorum. Yapabiliyorsanız ne mutlu, hiç durmayın. Ama şu anda öyle bir şansınız yoksa da, sevdiğiniz her neyse ona kıyısından köşesinden başlamak da enerjimizi yükseltebilir. Yapmak istediğiniz her neyse hafta sonu ona daha çok zaman ayırmak, akşam işten gelip boş boş dizi izlemek yerine konuyla ilgili kitap okumak/araştırma yapmak, hatta belki uygun bir kurs bulup başlamak bile olabilir. Belki bunlar çok ufak adımlar, ama başlangıç için yeterli. Önemli olan konuyla ilgili enerjinin yükselip, hevesin artması. Bu da başlangıç için yeter de artar bile J

Herkes sevdiği işi yapsa, dünya şu ankinden çok çok daha güzel bir yer olurdu. O halde bir yerlerden başlamak, gerisini de evrene havale etmek lazım.


Fotoğraf: http://www.silvamethodlife.com/key-to-success/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder