İsviçreli
bilim adamlarının son araştırmasına göre, yetişkin bir beyaz yakalı bu cümleyi
hayatı boyunca ortalama 3.973.297 defa kuruyormuş. Tabi ki bu istatistiği ben
salladım, ama ilk okuyuşta hepimiz empati kurduk, kabul edelim. Gerçek olma
ihtimali çok yüksek çünkü. Bu ve benzeri cümleleri sürekli kullanıyoruz değil
mi? Diyetisyene giden arkadaşımızdan aldığımız listeyi uygulamak için
Pazartesiyi, hep önünden geçtiğimiz ve broşürlerinden küçük bir koleksiyon
yaptığımız spor salonuna yazılmak için gelecek ayı, hayatımızı değiştirecek
bilimum önemli kararlar için yılbaşını bekleyip duruyoruz.
Aslında başvurabileceğimiz
çok daha basit ve çok daha tatmin edici bir yöntem var: Başlamak.
Hemen şimdi,
burada başlamak.
Şu anda
olduğumuz yerden, elimizdekilerle, sahip olduğumuz imkanlarla başlamak.
Bunu
seçmiyor olmamızın tek nedeni, henüz istediğimiz değişim konusunda net ve kesin
bir karar verememiş olmamız. Ne kadar istersek isteyelim, değişimin korkutucu
gelmesi çok doğal. İşin içinde yılların alışkanlığından vazgeçmek var, konfor
alanını terk edip güvenli limandan bilinmeyen denizlere açılmak var. Ve bu hiç
de göründüğü kadar kolay değil. Dilimize bile yerleşmiş bir söz vardır, aile
büyüklerinden kesin duymuşsunuzdur; “Elin iyisindense kendi kötüm” derler. Yani
sonunu bilmediğin bir şeye, o sonun çok iyi olma ihtimali bile olsa girme; olduğun
yerde kal derler resmen.
Aksi gibi
hayatın da şöyle gıcık ve klişe bir kuralı var: değişmeyen tek şey değişimin
kendisi. Aslında hepimiz her gün sürekli değişiyoruz, ama bunun farkına bile
varmıyoruz çoğu zaman. Düşününce siz de fark edeceksiniz, her gün bir
öncekinden farklı. Yarın sabah yolda giderken, bugün görmediğiniz birini
göreceksiniz; radyoda bugün duymadığınız bir şarkı duyacaksınız; ve bunlar size
bugün düşünmediğiniz yepyeni şeyler düşündürecek. Bugün yaşamadığınız bir
deneyim yaşayacaksınız, ve ister istemez düşüncelerinizde, hislerinizde farklılıklar
oluşacak. Aslında şu anda hiçbirimiz bir önceki gün olduğumuzla bile aynı kişi
değiliz, olmamız da mümkün değil çünkü hayat da, evren de her gün değişiyor. Hal
böyle olunca otomatik olarak biz de günden güne farklılaşıyoruz.
İnsanı bu
anlamda gerçekten motive edebilecek tek bir şey var: Aynı
kalma korkusunun, değişme korkusundan daha ağır basması. Ne zaman ki olduğumuz
yerde kalmak bizi her şeyden daha fazla korkutmaya başlar, işte o zaman
hayatımızı değiştirecek adımları atmaya hazırız demektir. Ancak o noktada
kararlılıkla harekete geçebiliriz, ki oradan sonrası da zaten domino taşı
etkisiyle geliverir.
Siz bir kere
başlayın, bakın ondan sonrası ne kadar keyifli olacak J
fotoğraf:http://prakovic.edublogs.org/2015/05/31/getting-baseline-data-for-goals-and-program-development/
Harika bir yazı yüreğine sağlık
YanıtlaSil